21 Ağustos 2012 Salı

ÜSTÜNE ÜSTLÜK DE, GÜNLERDEN YİRMİ İKİ AĞUSTOS



ÜSTÜNE ÜSTLÜK  DE,  GÜNLERDEN YİRMİ İKİ AĞUSTOS

Yirmi iki ağustosta, çokça şiirler yazılmıştır orası kesin de,
Gül dalında güzelken neden koparıyor ki tüm çiçekçiler,
Yirmi iki ağustosa, sizce hiç barut bir şiir yazılmış mıdır?
Saçmalama başlarım yaşına başına diyor balıkçı Hıdır…

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Üstelik benim yaş günüm her gün, biliyorum ki ben sen(im),
Biz siz onlar, güzel yaşanmadıkça anlamı var mı renklerin?


Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Rakıyla, rokayla ve balıkla kokan ‘cuvara islimi’ meyhanesinden,
Bırakıp kalleşçe şiirin dizelerini,  Datça denilen meçhule giden,
Elma, armut dersem çıkmayan, ayvayı sen ye ulan çocuk diyen.
Can Yücel rahmetli mirin, hiç ad taktığı oldu mu size kirli sakallı?

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Bana bakıp bakıp anan güzel mi senin demedi ama rahmetli,
Takıntısıydı balıkçı Hıdır, aleni isterdi ulu orta yerde bacısını…

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Şiirci Çocuk(um), birkaç da taklidi şahanelerimde var  buselik,
Neden ben sen o ve birde ikimiz, oyuncularıyız yaşamın taklit,
Kimi umutlu havalarda sevdalı bulut, kimi mendilimde urumdut,
Sevgilim geldin içime birden köz gibi, feryat figansın yine yani,
Sevgilim harlat ateşini haydi, içelim meşki işveyle ateşin suyunu…

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Sahi, yaşım her yılla nedendir bilmiyorum ama hep gerisin geriye,
Gidiyor birdir bir oynar gibi şek şek şekerim, sek sek  geriye,
Sımsıkı sardığım kollarımda en umarsızlıklar yığın ateş topu,
Gökkuşağının orta yerinde ki renk sevdalarımda serseri mut,
Birden şiirlediğim ellerimde şeftali, armut, dut, ayvaların şahit..

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Şiirlerin kraliçesinin varsam diyorum huzuruna da, dilim itaatsiz,
Geldim öp diye, sev diye, sende seni sevip de, öpmeye desem,
Saçımı yolmadan o, yolsam tüm saçlarımı ve sakallarımı birde,
Tüm fırçaları yesem yeryüzündeki, ardına içsem ateşin suyunu,
Bildiğimce istediğimce vazgeçmeksizin gerekirse orada ölsem..

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Sevda masallarının dağlara kafa tutan devinin memelerinden,
Bir saldırgan kişotlu don misali emen, değirmenciyi umursamaz,
Yaz ortası, güneşin alnında yeminle ağustosun yirmi ikinci günü,
Ay denize düşmekten korkarcasına tedirgin ve sensizliğimdeyken..

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….
Sanki yakamozlar arasında sana el sallıyor gibi mi gözüküyorum?
Sen ki, bir körün kapkara gözlüğünden baktığında gören yürek gözü,
Yirmisi, kırkı, ellisi, sekseni doksanı yok ki gençliğin ve geç kalmanın,
Bir yaşın yaşam gününde sen öyle san, kör ebe yada kuru ağaç dalı..

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Özgürlüğümün kavuşma günüde hiç değilse izin ver yüreğimleysen,
Küfürleşeyim sevda tutkunu günün ilk yasemin kokan kelebekleriyle,
Şiir ben senin ananı avratını öperim severim gelme üstüme mesela,
Desem ben şairim diyen herkes çullanacak mı yine gelip de üstüme...

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Bir, iki, üç, dört der gibi cezaevlerinde gardiyanların kastı tutsaklığıma,
Demir kokan kapı gıcırtıları ne ki, rutubet alışkını sevda saralarımda,
Yollarını kapattın da mı gelmemi istedin, gelemeyeceğimi bilircesine?
Düşün ki, ansız bir tufan oldu da, sen ben kaybolduk işte dercesine…


Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Saçlarıma ak düşeceğini de sanma ben sana çoktan ad buldum bile,
Yirmi iki ağustos ve asırlar önce bugün doğmuşum, var mı bir önerin,
Asırlardır yaşıyorum ve yaşayacağımdan eminim, fasulye pilaki illaki,
Yaş günlerim, baş günlerim, hoş ve boş seninle coştuğum günlerim...


Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….
Haydi gel fırtınalar yaratalım, dondurma yeriz, şemşamerde çitleriz,
Yanlış yeminle kafa kâğıdımda yazan, ya on dokuz, ya yirmi dokuzum,
Hadi de ki, otuz en güzeli otuz bir olsun ortasını bulsun ikimizin de işte,
Vallahi yazsam, çizsem ve hatta şiirlesem de elin işte gözün oynaşta..

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….

Dandini dandini dastana diye uyuduğum zamanlar sahi nedendi öyle,
Sevgilerin danalarının girip girip çıkması bizim oralarda yeşil bostana,
Bir yirmi iki ağustostan bir yirmi ikiye doldurdukça tas tas fıçımı neden,
Ektim, diktim, suladım sevdim ağaç oldu bağ bahçede her türlü nebat,
Eğri doğru, taze bir meyveyi dalından, fırsat bulup da toplayamadım..

Üstüne üstlük de, günlerden, yirmi iki ağustos….
….
..
.

Öner SAMANLI

ANKARA’NIN SİMİDİ BİRDE DİKMENİ
AKDENİZ’DE OLTAM, İZMİR’DE LOKMAM


BİRDE SÖZDE ŞİİR OLACAK DİYE GEZDİĞİM BU YERLERDE ÜÇBEŞ DİZİ DİZİ YAZDIĞIM YERLER YANİ;
Adana-Mersin-Eskişehir-Ankara-Malatya-Van-İzmir-Afyon-Denizli- Çaykara bir de Malkara, sonra mı bizim belde ‘Samanlı’

22 Ağustos 2012

16 Ağustos 2012 Perşembe

NEDEN YAKAR Kİ ORAMI BURAMI, GÖZLERİMİ, ŞU SABUN İLLETİ


NEDEN YAKAR Kİ ORAMI BURAMI,
GÖZLERİMİ, ŞU SABUN İLLETİ


Köpükleri gözümü yakıyor sabunun,
Ey elektrik,
Ey su,
Ne zaman geleceksin,
Cıbıldaksım,
Cıscıbıl,
Ademi üryanı perişan,
Havva arzusunda,
Aruz vezniyle şiirleri,
Okuyup okuyup,
Çarpma bölme yaparak,
Köpükleri gözümü yakıyor sabunun,
Ey elektrik,
Ey su,
Apansızın gelip de çarpma,
Oram buram edepsiz,
Yangın yerinde sanki,
Bekliyor birde yüreğim köpükle,
Billahi yeminle,
Tillahi arzulu ve şehvetli,
Ses ver,
İşaret ver,
Elma de, armut ye,
Ayvayı gönder istersen bana,
Ama ne olursun
İşretin olsun,
Şirretinden ötede…

ŞİİRCİ ÇOCUK

Öner Samanlı
Ayvalık 10.08.2012

ATEŞ TOPU GİBİYİM, KORUM YEMİNLE KORUM


ATEŞ TOPU GİBİYİM, KORUM YEMİNLE 
ATEŞ TOPU GİBİYİM, KORUM YEMİNLE
ATEŞ TOPU GİBİYİM, KORUM YEMİNLE
ATEŞ TOPU GİBİYİM, KORUM YEMİNLE
ATEŞ TOPU GİBİYİM, KORUM YEMİNLE

Önce,
Gözlerin düştü avuçlarıma,
Hissetim en esrik sevdalarımı.

Sonra,
Kıçım açıkta kalmış gibi,
Üşüdüm,
Üstelik çöl ortasında.

Daha sonra,
Önceki gibiydi,
Avuçlarımda gözlerin,
Göz gözeydik gibiydik,
Keklikler gibi yani,
Gak gak gubarak,
Gubarak gubarak gak.

En sonunda,
Anladım ki zorum,
Kendimde zorum,
Seninle zorum,
Aklımda zorum,
Aklında zorum.

Kararımı verdim ve,
Dedim ki kulağına fısıldar gibi,
Avaz avaz ama,
Bir ezan vaktinde yani,
Antep’te cağırtlak kebabı
Çaycuma’dan, Edremit’e doğru.

Dedim ya korum,
Korum işte,
Ben bu yalnızlığın içine.
Sanki ateş topuyum ve korum…

Şiirci Çocuk
Öner SAMANLI
Gayduru Gubbak Şiirler
2012 – Bornova İzmir

14 Ağustos 2012 Salı

DALLARINDA YASEMİN AÇTIM


DALLARINDA YASEMİN AÇTIM
DALLARINDA YASEMİN AÇTIM
DALLARINDA YASEMİN AÇTIM
DALLARINDA YASEMİN AÇTIM
DALLARINDA YASEMİN AÇTIM
DALLARINDA YASEMİN AÇTIM
DALLARINDA YASEMİN AÇTIM


Yüzlerce çiçeği kokluyor olsam da,
Kokunu duyunca tüm yollarım sana,
Yoldaş olur güzel kokulu çiçeğim yaseminin,
Çiçeklenirim apansızın dallarının arasında,
Sanki kırk ikindi yağmurları gibi coşarım.
Sanki yağız bir delikanlı olurum da,
Güreşirim sevdaların otağında,
Sevdaların başına bir belalı olurum.
..
.

Yüzlerce çiçeği kokluyor olsam da,
Sesin savrulunca saçlarından geriye,
Allanır yüreğimin sevda bulutlarında ardı ötesi,
Yağar yağmurlar gibi kıraç topraklara içimden içim,
Gelin çiçekleri yol verir yuvalanan sevda kuşlarına,
Davullu zurnalı düğünlere yoldaşlığım halay olur,
Gözlerim ellerimde yasemin, yüreğine sunulur.
..
.


Dalların arasında açarım önce beyaz,
Sonra sarı, sonra mor renklerinle yasemin,
Feryatlarında dıldıl sesli kadınların ezgilenir de,
Ağıt olurum, gözyaşlarına mut olurum sellenir,
Duymayım yeter ki o güzel kokularını yakınlanır ötelerim,
Yemini billah sevdalı bir Deli Dumrul olurum….
..
.

Dalların arasında elbet bir gün açmaya yeminliydim ya,
Dalların arasında açtım bak, yeminle olamaz diyordun,
Demiştin ya bana ay bulutta, mendilin kalır dutta,
Bak her yol kesişti sevginde senleştim, sende ben,
Yasemin koktum, yasemin kokunla bir hoş oldum,
Yaseminler içerisindeki en güzelimsin demeye,
Yok ki hacet, bir şeyim değilsin ki altına üstlük,
Her şeyim olduktan sonra var mı başkası,
Gerisi yeminle söylüyorum kaşıklı Denizli havası….

ŞİİRCİ ÇOCUK
Öner SAMANLI
14.08.2012
Mordoğan