Masal
bu ya: Bir varmış iki, üç, dört ve hatta trilyonlar yok olmuş...
Masal
bu ya: Anasının amcasına, babasının kör bacısına dolanıp dururken bir müptezelin
koynunda hazineden çalınan bir vakti saat varmış....
Masal
bu ya: Zevki iştihadaymış “İnekistan” denilen ülkede millet öpülüp okşandıkça,
koynuna da tavşan konuldukça...
Masal
bu ya: Bu milletin başına musallat olmuş bir uyanık şebek. Şebek desen değil,
inek desen değil, gelin görün ki süt sağdırır da, yayık ta yaydırırmış...
Masal
bu ya: Bulamazken kel başına tarak, bil cümlesinin ırzına geçmekteymiş
ineklerin bu tarikatı gayrı meşru dilli gavvat...
Masal
bu ya: Ak derken “İnekistan”da millet, korkuya teslim olup açken ses vermez
olmuş olmasına da, bulsa bok bile yiyecek, haller harap, millet bitap iken bir de
ülkeyi güya derler ki; istila etmiş milyonlarca Arap...
Masal
bu ya: Gerisiyle derisinden ülkenin tüm ineklerinin vergisinden çalınarak
sonrası muhteşem bir sarayın helasına taş olmuş, oturanın başı taş olmuş...
Masal
bu ya: Biçare ineklerin tümünün kıçı açıkmış sabah olup da uyandıklarında
rüyalarından....
Masal
bu ya: Devamı gelmiş sözde şairim diye geçinen masalcı biraz derviş, biraz
ermiş, biraz başı kelmiş, biraz saçı varmış, biraz uzunca biraz da kısamsıymış...
Masal
bu ya: Girmiş bir kör kuyunun dibine, bakmış ülke kap karanlık, kesmiş kuyudan
bir saz, yapmış bir dilli kaval, üflemiş “İnekistan” a doğru. Üfledikçe millet
alışkın ya ha bre, biraz daha üfle biraz daha üfle ya mübarek dermiş...
Masal bu ya: İnekistan’ın çok eski, hükümdarlarından biri anlatılır zira yalanımızın
müsebbibidir eller. Bu zatı şah, tebdili kıyafetler giyer de, yüksek kaldırımlı
Istanbul sokaklarında bir “Zürefa” Sokağa sık sık gidermiş...
Masal
bu ya: Velhasılı yasaklamış çığırtkanlıkla yoğurt ile pırasa, hıyar ve benzerin
satanları, buyurmuş Eliçerilerine fermenla, kimi yakaladınız sattığından
birkaçını sokun derhal onun avret yerine...
Masal
bu ya: Böyleymiş ferman....
Masal
bu ya: Yakalanınca günün behrinde, hıyarla havuç satan satıcı adamlar,
atarlarmış zındık zındık keyifle şen kahkahaları, zatı şahla taifesi bu duruma
pek anlam veremeseler de fevkalade kıllanmış...
Masal
bu ya: Hıyarla havuç avret yerlerinde zevk ve iştiha ile gülenlerin baktıkları
yerden bağıra çığıra gelen, kabakçı Davut Efendiymiş...
Elhamdülillah
el ele, dil dile vermiş “İnekistan” ın cümle öküz ile inekleri çoğalırken üç
ile beş ile....
Bu şiir de masal da şiirler masallar alemine sessizce uçup giderken, "İnekistan" da sorsan hükmedene, "milletin fikri ve vicdanı hürmüş"....